AK Partili Şamil Tayyar, aralarında tanınmış spikerlerin de bulunduğu isimlere yönelik yürütülen uyuşturucu soruşturmasına ilişkin dikkat çeken yeni açıklamalarda bulundu. Tayyar, dosyanın yalnızca bireysel suçlarla sınırlı olmadığını, ortaya çıkan tabloyun devlet, siyaset, medya ve yargıyı içine alan geniş bir ilişki ağına işaret ettiğini öne sürdü.
Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında, Mehmet Akif Ersoy hakkında gündeme gelen iddialardan daha ağır suçlamalarla anılan başka bir ismin daha bulunduğunu söyleyen ancak isim vermeyen Tayyar, bu kişi hakkında herhangi bir işlem yapılmamasına dikkat çekmişti. Söz konusu kişinin kamuoyunca tanınan biri olduğunu ifade eden Tayyar, işlem yapılmaması halinde bunun siyasi bir operasyon şüphesi doğuracağını dile getirmişti. Gelen yoğun sorular üzerine Tayyar, bu ismin kimliğine dair cevabın "gizli tanık ifadesinde" yer aldığını belirtmişti.
"UYUŞTURUCU KULLANIMI KEYFİ BOYUTU AŞIYOR"
Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı son paylaşımda iddialarını daha da genişletti. Uyuşturucu dosyasını detaylı incelediklerinde, kullanımın sıradan ya da bireysel bir "keyif" meselesi olmaktan çıktığını savunan Tayyar, dosyada sapkın ilişkiler ve organize bir yapı izlenimi veren bağlantılar bulunduğunu ileri sürdü.
Paylaşımında, söz konusu kişilerin devlet, siyaset, ticaret ve yargı dünyasını etkileyerek haksız kazanç sağladıklarını, yargı, bürokrasi ve medyada kadrolaştıklarını iddia eden Tayyar; kamu kurumları, medya yöneticileri ve yargı mensupları arasında kurulan ilişkiler üzerinden güç gösterileri yapıldığını, ekranların ve politikaların bu ilişkilere göre şekillendirildiğini savundu.
Tayyar, gözaltındaki varlıklı isimlerle hukukçular aracılığıyla milyon dolarlık anlaşmalar yapıldığını, hem yerel hem de merkezi iktidarla eş zamanlı temaslar kurulduğunu ileri sürerek, farklı siyasi eğilimlere sahip olsalar bile bu çevrelerin çıkar ortaklığında buluştuklarını iddia etti.
"SİYASET KURUMU ARINMA SÜRECİNİ BAŞLATMALI"
Açıklamasının sonunda meselenin yalnızca yargısal bir dosya olmadığını vurgulayan Şamil Tayyar, asıl tehlikenin siyaset kurumunu da içine alan yaygın bir çürüme olduğunu savundu. Tayyar, "Çürüme lokal değil, tüm bünyeyi tehdit ediyor" ifadeleriyle siyaset kurumunun çok yönlü bir arınma sürecini başlatması gerektiğini dile getirdi.