Babacan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:" DEVA Partisi 9 mart günü hak ettiği savunmaya kazandırmak için bir atılım gerçekleştirdi. DEVA Partisi ülkemizi ışığa ulaştıracak tek parti. Bunu biliyoruz ve halkımız da biliyor. Aylardır hepimizden gizlenen pandemiyle ilgili vaka sayıları açıklanmaya başladı. Vaka sayısı açısından Türkiye’nin dünyada ilk beşte olduğunu sizinle paylaşmıştım.Biz durumu biliyor ve görüyorduk. Tahmini vaka sayısını da belirtmiştik. Tahminlerimiz ne yazık ki doğruymuş. Fakat bakıyoruz hala önerilerimizi dinleyen yok. Duyuyorlar ama işlerine gelmiyor. Maske krizini hatırlıyorsunuz değil mi? Hele hele 1 Haziran’dan sonra önlem dahi alınmadı. Bilim Kurulu kurdunuz ama vaka sayıları bilim kurulundan bile gizlendi. Şimdi de kurul üyeleri diyor ki çok şükür bizler de öğrendik. Cumhurbaşkanı suçlu Bilim Kurulu dedi. Tamam suçlu bulundu. Vatandaş kurallara uymuyor denildi. Suçluyu buldunuz. Siz değilsiniz anladık.
Vaka sayıları kendinden gizlenen bir Bilim Kurulu’na ve vatandaşa faturayı kestiler. Alışkanlık haline getirdiler. Bir şey olsa dış güçler, iç güçler. Pandemi süreci onların suçu değilmiş gibi vatandaşı ölürken bile suçlu ilan ettiler. Vaka sayıları baştan açık bir şekilde açıklandaydı vatandaşlar baştan önlem alır mıydı almaz mıydı? Bu Covid testinin yaygın yapılmaması kararını vatandaş mı verdi? Bilim kurulu mu yoksa siz mi verdiniz? Ateşin var mı öksürüyor musun? Yok tamam sana testte yok. Bunun kararını kim verdi? Hastanelerden bağımsız test istasyonları kurun dedik yapmadılar. Bunun kararını Bilim Kurulu’mu, vatandaş mı siz mi verdiniz? Bu soruların cevabını vereyim. Bu sistemde kararları bir bakan bile veremiyor. Bitti artık.
Bakanlar kendi kararları hakkında konuşurken Cumhurbaşkanı’nın sözüne bakıyorlar. Bakanların önceden yetkileri vardı. Şu anda bakanların kendi kendine adım atamayan bir hale getirdiler. En son tekrar döndü herkes Cumhurbaşkanı ne yapıyorsa onu yapalım dediler. Bu süreçte alınmayan önlemlerden kim sorumlu biliniyor. Kimse suçu bilgilerin kendinden dahi saklandığı kurula atmasın. Hele hele ki vatandaşa hiç atmasın. Herkesi suçluyorlardı da bir gün dönüp de bütün vatandaşları suçlamalarını biz de beklemiyorduk. Tek tek bireyler dışında bir yönetim anlayışı yok.
Haziran ayında kontrol altına alınan bir tablo vardı. Sonra turizm bahanesiyle önlemler gevşetildi. Burdan iktidara sesleniyorum. Hangi gelir vatandaşımızın canından daha kıymetli olabilir. Artık yeter diyorum. Önce şeffaf olun. Halkımız canını kaybediyor. Derhal ama derhal iyi bir istişareyle karar alın. Bu kötü yönetim ekonomiyi batırdıktan sonra piyasa daha da durgunlaşmadın diye halkımızın canını gözden çıkarttı. Ekonomiyi ön planda tutalım ama sağlıkta ne olursa oldun dediler. Yüzlerce sağlık çalışanımızı bu süreçte kaybettik. Kötüler sıralamasında Türkiye en başta, iyiler de ise en dipte neredeyse bütün göstergeler böyle söylüyor.
Pandemiyle ilgili en önemli konu aşı. Aşının yaygınlaştırılmasıyla ilgili planlar yapılıyor ama Türkiye önlemler konusunda geç kaldığı gibi aşıda da geç kaldı. Amerika ve Almanya’da Aralık sonuna doğru yapılmaya başlanacak. Biz henüz risk gruplarına mevsimsel aşıyı bile yaptıramamışız.
Tüm dünyanın sipariş listesine giren aşıdan 1 milyon sipariş verdiler. Çin aşısından 10 milyon sipariş veriler onunda ne zaman geleceği belli değil. Ben, il başkanımız ve mensuplarımız ticaret ile ilgili insanlarız hepimiz biliriz. Bakın borcunu ödemeden kimse yeni mal alamaz. Bunlar tıbbi ürünlerde olan borçları ödemediler hatta çağırdılar ödeyelim ama bize biraz indirim yapın dediler neden çünkü kasa boşaldı. Şimdi aşı satmıyorlar bize İngiltere 145 milyon doz sipariş veriyor biz 80 milyonluk ülkeye 1 milyon sipariş veriyoruz.
Bizim tuğla tuğla ördüğümüz ekonomiyi ne hale getirdiler ekonomiyi kontrol edemedikleri gibi aşıyı da beceremediler. İtibardan tasarruf olmaz dediler hazineyi yediler. İtibardan tasarruf olur sağlıktan tasarruf olmaz yazıktır günahtır.