DİLOVASI FACİASINDA SAVCILIK İDDİANAMESİ: PATRONLARA OLASI KAST, KAMUYA SORUMLULUK YOK

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 8 Kasım’da meydana gelen ve 3’ü çocuk 7 işçinin hayatını kaybettiği iş cinayetine ilişkin Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı iddianamesini tamamladı. İddianamede, tek bir kamu görevlisine dahi sorumluluk yüklenmezken, yaşanan facianın “zarar göreni” olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) gösterilmesi dikkat çekti.

PATRONLARA “OLASI KAST” SUÇLAMASI

Hazırlanan iddianamede Ravive Kozmetik San. ve Dış Tic. A.Ş. ile LYKKE Kozmetik firmasının yetkili ortakları; aynı zamanda hayatını kaybeden patron Kurtuluş Oransal’ın oğulları İsmail Oransal, Altay Ali Oransal ile gelinleri Aleyna Oransal ve Gökberk Güngör hakkında 7 kez “olası kastla öldürme” suçundan cezalandırılmaları talep edildi.

İşyerini denetlemekle yükümlü Küresel OSGB bünyesindeki iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimi ile Oransal ailesinin yakınları ve Akat firmasının sahiplerinden Ali Osman Akat dahil bazı isimler hakkında ise farklı suçlardan dava açılması istendi.

“SİGORTALI İŞÇİ YOKTU” TESPİTİ

İddianamede yer alan tespitlere göre Ravive Kozmetik’in yalnızca 8 sigortalı çalışanı bulunuyordu ve bu kişilerin tamamı Oransal ailesinin merkez ofisinde çalışan masabaşı personeldi. Yangında hayatını kaybeden işçilerin ise sigortasız çalıştırıldığı belirlendi.

ZARAR GÖREN SGK MI?

Savcılığın iddianamesinde, iş cinayetinin zarar göreni olarak SGK gösterildi. Gerekçe olarak, işçilerin sigortasız çalıştırılması ve ölümlerin ardından sigorta girişlerinin yapılarak ailelere maaş bağlanması nedeniyle kurumun “zarara uğraması” gösterildi.

Mağdur ailelerin avukatı Kaynun ise bu yaklaşımı sert sözlerle eleştirdi:

“SGK ve Çalışma Bakanlığı bizce asli fail kurumlardır. Kurumlar işçileri hayatta tutmakla mesuldür. Ailelere bağlanan maaşlar kamu zararı değil, devletin kaçma ve susturma arzusudur. Zarar gören SGK değil, yanan 3 kız çocuğu ve 4 emekçinin canıdır.”

“SORUŞTURMA EKSİK VE GÖSTERMELİK”

Av. Kaynun, iddianamenin bilirkişi raporlarına dayandırıldığını ancak bunun yetersiz olduğunu belirterek, yalnızca şirketin kağıt üzerindeki patronlarına “olası kast”, diğer sorumlulara ise “bilinçli taksir” isnat edilmesini hukuken kabul edilemez bulduklarını söyledi.

Ayrıca fabrikanın fason üretim yaptığı büyük markalar hakkında da soruşturma yürütülmediğine dikkat çekilerek, “Bu kimyasalları kim, hangi izinlerle sevk etti? Denetimler yapıldı mı?” sorularının yanıtsız bırakıldığı vurgulandı.

TEK BİR KAMU GÖREVLİSİ SANIK DEĞİL

İddianamede hiçbir kamu görevlisi hakkında kusur ya da sorumluluk isnadı bulunmaması da eleştirilerin odağında. Yangından sonra binanın hızla yıkılması ve esas patronun cezaevinde şüpheli ölümü, “cezasızlık politikası” iddialarını güçlendirdi.

“ONLARIN DAYILARI VAR”

İddianameye giren telefon kayıtlarında, Oransal kardeşlerin dayısı olan ve “suçluyu kayırma” suçlamasıyla dosyada yer alan Ali Osman Akat’ın sözleri dikkat çekti. Akat’ın, “Rahat olsunlar, onları karşıya geçiririz… En kötü ihtimalle suçu babaları üstlenecek” ifadeleri, patronların nüfuzlarına güvendiklerini ortaya koydu.

KÖLELİK KOŞULLARI: AYLIK 17 BİN TL

Yangından yaralı kurtulan işçi Ayten Aras’ın ifadesi ise çalışma koşullarının vahametini gözler önüne serdi. Aras, işçilerin günlük 800 liraya, haftada en az 5 gün çalıştırıldığını, aylık kazancının en fazla 17 bin lira olduğunu, herkesin tehlikeli maddelerle ve güvensiz koşullarda çalıştığını anlattı.

Dilovası’ndaki bu iş cinayetine ilişkin dava süreci başlarken, iddianamede kamu sorumluluğunun yer almaması ve “zarar gören” tanımı, adalet ve cezasızlık tartışmalarını daha da büyüttü.