Ella Rubinstein adlı bir Amerikalı kadın ile Aziz Zahara adlı bir tasavvufçunun güncel hayattaki dünyevi aşkı ile Şems ve MEVLANA arasında geçen mistik Aşkı birlikte ele alan bir konu. Şems ile Mevlana'nın otobiyografik mistik aşklarını anlatan Aşk Şeriatı adlı kitap, Zahara ile Ella'yı bu mistik aşka benzer dünyevi bir aşk ile birbirine bağlamıştır. Şems ile Mevlana'nın mistik aşkları ile Zahara'nın mistik kimliği Ella'yı büyüleyecek, kırk yaşında evli ve üç çocuklu bir ailesi olduğu halde Ella'nın hayatında topyekûn bir değişim meydana gelecektir. Romanın konusu en kısa şekliyle aşk adına yaşanmış verilmiş büyük sınavlar ve İlahi aşkların hüzünlü neticeleridir.
KİTAPTAN ALINTILAR
-''Peki ama o halde neden anlayamadığım, açıklayamadığım bir boşluk var içimde? Öyle bir boşluk ki günbegün büyümekte. Fare gibi sinsice, sessizce ,hırslı ve haris,bu eksiklik duygusu ruhumu kemirmekte. Nereye gitsem içimdeki boşluk da benimle gelmekte. İnsan bu kadar tam iken gene de hala eksik hissedebilir mi? Ya da mutluyken kederli de olabilir mi?''
''Ondördüncü Kural:Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın’ ‘Düzenim bozulur, hayatımın alt üstüne gelir’ ‘diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?''
''Ya aşkı öğret bana ya da aşkın yokluğuna üzülmemeyi'
''İnanç aşk gibidir. İspat şstemez.Mantıksal bir açıklama beklemez. Ya vardır, ya da yok
-Beni dindar biri olarak saymışsın.Halbuki değilimDindar olmakla inançlı olmak aynı şey değil!''
''Her hakiki aşk, umulmadık dönüşümlere yol açar. Aşk bir milat demektir. Şayet 'aşktan önce' ve 'aşktan sonra' aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir. Birini seviyorsan onun için yapabileceğin en anlamlı şey değişmektir kadar çok değişmelisin ki sen, sen olmaktan çıkmalısın!''
' ''Rüzgarla gelmedim'' demişti Şems,''ki rüzgarla gideyim senin hayatından!'' ''
''Beni sevebilir misin?'' diye sordu
''Seni zaten seviyorum'' dedi Aziz gülümseyerek
''Ama daha beni tanımıyorsun bile''
''Seni tanıyorum'' diye üsteledi Aziz emin bir sesle
''Benimle ilgili bilmediğin o kadar çok şey var ki''
''Seni tanımam için çok şey bilmeme gerek yokSenin özünü görüyorum'' dedi Aziz Ve -Ella bu cümleyi bir yerden hatırladı.Sanki ağzından çıkan kallavi cümleler beklemediği anlarda ona geri dönüyordu.Çember gibiydi hayatNe verirsen aynen iade ediyordu.Çılgınlıktı bu! ''
Ve son söz;
Kırkıncı Kural: aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, değişmeceli mi, yoksa dünyevi, semai ya da cismani mi diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur Aşk’ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde!
SEVEREK OKUMANIZ DİLEĞİYLE...