Murat Koçak


Adalet;

Bir fırıncı, tereyağını yakınında oturan bir çiftçiden alıyordu. Bir gün üç kilo olması gereken tereyağını çok hafif buldu. Bundan sonra da aldığı tereyağları tartmaya başladı. Tereyağları gittikçe daha da hafif geliyordu. Fırıncı sonunda kızdı ve çiftçiye dava açtı.


 Hakim çiftçiye, senin terazin ve kiloların yok mu diye sordu. Çiftçi var efendim, ama kiloya gerek yok yanıtını verdi. Hakim bu yanıta biraz sinirlendi kiloya gerek yoksa nasıl tartıyorsun? diye sordu. Çiftçi kendini savunmak için gerekli açıklamasını yaptı çok kolay, fırıncı benden tereyağı aldığı sürece bende ondan ekmek alıyorum, terazinin bir köşesine ondan aldığım 3 ekmeği koyuyorum. Bunlar bana ölçü oluyor, eğer tereyağı noksan gelmişse bu benim hatam değil onun hatasıdır. Bu durumda hakim, çiftçi için beraat verir, fırıncı ise mahkeme masraflarını ödemek zorunda kaldı.

Anekdotta da anlatıldığı gibi adaletin aslında herkese ne kadar gerekli olduğunun kusursuzca ve toplumların ibretlik şekilde anlayacağı durumu ortaya koymaktadır. Adalet, bireylerin haklarının korunması ve eşit muamele görmesi anlamına gelir. Toplumların temel taşlarının başında gelen adalet, sosyal düzenin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Adalet, bir toplumun en temel yapı taşlarından biridir. 

Geçmişten günümüze, adaletin sağlanması insanlık tarihinin en önemli meselelerinden biri olmuştur. Ancak günümüzde adaletin ne anlama geldiği ve nasıl sağlanması gerektiği üzerine ciddi tartışmalar yaşanıyor.

Eski çağlardan beri gerek düşünürler, insanlık için söz sahibi bilge kişiler gerekse toplum ve din adamları adalet ve hukuk kavramıyla çok yakından ilgilenmişlerdir. Değişik fakat birbirini tamamlayan fikirlerle, cümlelerle adalet ve hukuk hakkında düşüncelerini ortaya koymuşlardır. 

Mustafa Kemal’e göre, bir hükümet ancak adalete dayanabilir. Bağımsızlık, gelecek, özgürlük her şey adaletle vardır.

Düşünür Platon’a göre adalet ve hukuk, en yüce erdemlerden biridir ve devletin temel davranış kuralıdır. 

Aristo’ya göre ise, herkese eşit davranmak hiç de adil değildir. 

Konfüçyüs devletin hazinesi adalettir, hukuktur. 

Gandhi, adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız, diye seslenmiştir. 

Hz Ömer çok yakından bildiğimiz adalet mülkün temelidir deyişiyle adaleti sağlamlaştırıyor.

Acımasız orduların kumandanı Timurlenk bile, memleketler kılıçla alınır, lakin adaletle muhafaza edilir, derken adeta kazandığı zaferlerin altında yatan gerçeği açıklamıştır. Bu kadar gerçek ve pratikler ortadayken, Uluslararası sözleşmelerde imzanız bulunurken, hukuk ve adalet alanında alınan kararlar (işinize gelmeyenler) bizi bağlamaz diyemezsiniz.

Hukuk devletinde, Allah bizi afetsin diyemeyeceğiniz gibi, kişiye özel kural tanımazlık yapmak, hukuk devletinde kabul edilemez. Temel hak ve özgürlükler adalet ile sağlana bilindiği gibi, adaletten uzaklaşmak, eşitlik ilkesinden herkesin hukukun önünde eşit olması, adaletin temel prensiplerinin yitirilmesi, insanlar, cinsiyet, ırk veya inanç gibi farklılıklar sebebiyle ayrımcılığa uğramaların önünü açmaktadır. Bu durum tarafsızlık adalet, tarafsız bir şekilde uygulanmadığından, yargı süreçlerinde ve karar verme mekanizmalarında önyargı oluşturmaktadadır. 

Dolayısıyla hesap verilebilirlik ortadan kalktığı durumda bireylerin ve kurumların eylemlerinin adaletsiz sonuçlarına katlanmasını gerektirir. Yanlış bir eylemde bulunanların yaptırımlarla karşılaşması, adaletin sağlanmasının imkanı yoktur.

Adalet sistemine erişim, herkesin haklarını arayabilmesi için hayati öneme sahiptir. Hukuki yardımlar ve bilgiye erişim, adaletin sağlanmasında kritik rol oynadığı göz önünde bulundurulduğunda adaletin mutlak önemi görülmektedir.

Sonuç olarak, adalet, yalnızca bir hukuk meselesi değil, aynı zamanda etik ve sosyal bir sorumluluktur. Adaletin sağlandığı bir toplum, bireylerin haklarını güvence altına alarak, sosyal, barış ve huzur ortamını tesis eder. Bu nedenle, adalet arayışımızı sürdürmek, sadece bireysel değil toplumsal bir görevdir. Gelecek nesillere daha adil bir dünya bırakmak için, adalet anlayışımızı güçlendirmeliyiz.

Adalet maalesef kişiye göre değişkenlik gösterebiliyor ve birçok örneği bulunmaktadır. Bunun somut örnekleri göz gönünde olmasından ve toplumun bütün kesimleri tarafından bilinmesinden kaynaklı Selahattin Demirtaş, Can Atalay, ve son olarak Ekrem İmamoğlu kararlarıdır. Mahkeme kararları genellikle siyasi bağlamda tartışmalı olmuş, özellikle insan hakları ve adil yargılanma hakkı açısından eleştirilere yol açmıştır. 2020 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Demirtaş'ın tutukluluğunun politik motivasyonlu olduğuna ve serbest bırakılması gerektiğine karar vermiştir, ancak mahkemeler bu karara uyum sağlamamıştır. Demirtaş’ın durumu, Türkiye'nin siyasi iklimi ve insan hakları durumu üzerinde önemli bir etki yaratmıştır.

Can Atalay'ın durumu da benzer şeklidedir.  Türkiye'de insan hakları ve adalet konularında önemli tartışmalara yol açmıştır. Anayasa Mahkemesi, Atalay'ın tutukluluğuyla ilgili bazı kararlar vermiştir. Bu kararlar, genellikle adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğü gibi konuları içermektedir. Özellikle Anayasa Mahkemesi, Atalay'ın tutukluluğunun hukuka aykırı olduğu ve özgürlük hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar vermiştir ve serbest bırakılması yönünde karar verilmiştir. Ancak bu kararlar, yerel mahkemeler karara uymamış ve serbest bırakılmadığı için tartışmalar devam etmiştir.

Belediye başkanları konusunda özelikle İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu özelinde, Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair çeşitli örnekler verilebilir. Aslında Ekrem İmamoğlu sadece belediye başkanı değildir artık, 19 martta Cumhuriyet Halk Partisnin Cumhurbaşkanı adayıdır. Bu anlamda, İmamoğlu sadece siyasi görüşleri nedeniyle yargılanan, en büyük siyasi rakip olarak görülmesindendir. Bireyler için, tarafsızlık ve adaletin sağlanmaması gelecek için çok önemlidir. Siyasi görüşümüz, dünyaya, hayata bakış açımız ne olursa olsun, hukuk devletini güçlü şekilde savunmalıyız. Türkiye’de hukukun üstünlüğünün inşasına güçlü bir şekilde katkı sağlamak zorundayız. 

Bu haftaki kitap önerisi olarak, yazımızla da bütünleşecek olan, Amartya Sen’in Adalet Fikri kitabıdır.

Saygılarımla…