Fakir Yılmaz


Ardahan Lobisi Olarak Kaç Yıldır Ankara’ya Gitmedik, Gidemedik?!.

Burnumuzun dibinden geçen doğalgaza rağmen başta Damal, Çıldır ve Hanak olmak üzere hâlâ kömür ve tezekle ısınmamızı; sayıca artan ama ekonomik olarak bitme noktasına gelen hayvancılığımızı; parası kalmadığı için bankadan kredi alan belediyelerimizi; adliyelerinin ardından kapanan beldelerimizi; açık olmasına karşın sınır ticaret merkezi hâlen yapılmadığı için ithalat ve ihracatta onca gümrük kapısı içinde sıfır çeken Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı ile Posof Türkgözü (Badele) Kapımızı; 55 yıldır bitmeyen Ardahan/Ardanuç yolumuzu; bu yolun üzerinde bulunan ve nedense Turizm Bakanlığı’na değil, Kültür Bakanlığı’na bağlı olan Yalnızçam Kayak Tesislerimizi ve onca sorunu anlatmak için nereye gidip başvurmamız ve sorunlarımızın çözümünü söylememiz gerekir?


Burnumuzun dibinden geçen doğalgaza rağmen başta Damal, Çıldır ve Hanak olmak üzere hâlâ kömür ve tezekle ısınmamızı; sayıca artan ama ekonomik olarak bitme noktasına gelen hayvancılığımızı; parası kalmadığı için bankadan kredi alan belediyelerimizi; adliyelerinin ardından kapanan beldelerimizi; açık olmasına karşın sınır ticaret merkezi hâlen yapılmadığı için ithalat ve ihracatta onca gümrük kapısı içinde sıfır çeken Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı ile Posof Türkgözü (Badele) Kapımızı; 55 yıldır bitmeyen Ardahan/Ardanuç yolumuzu; bu yolun üzerinde bulunan ve nedense Turizm Bakanlığı’na değil, Kültür Bakanlığı’na bağlı olan Yalnızçam Kayak Tesislerimizi ve onca sorunu anlatmak için nereye gidip başvurmamız ve sorunlarımızın çözümünü söylememiz gerekir?

Tabii ki 35 yıldır “Güçlü bir Ardahan Lobisi”, yani heyetinin bir araya gelip gidemediği ve vakfı, federasyonları, dernekleri ve onca bürokratın olduğu ama ne iş yaptıkları çok da görülmeyen başkent Ankara’ya diyeceksiniz…

Ama gelin görün ki onca kentin siyasi ve STK’larınca oluşturulan lobilerin bir araya gelip başta Cumhurbaşkanı’na çıktığı, başkente çıkarma yaptığı bir ortamda Ardahan’da 35 yıldır buna önderlik yapacak ne bir kurum ne de bir kişi var…

Ardahan’ın gelişimi için herkesin sağında solunda mücadele ettiği bir süreçte, kendi imkânlarıyla yola çıkıp daha sonra verilen imkân ve moralle önemli bir yol alan ama bala yapışıp kalan sporda yaşananları hemen her Ardahanlı yakından takip ediyor.

Evet, Kafkasların başkenti denip Kafkaslarla ticari bir ilişki bile kuramayan Ardahan’ın yakaladığı bu atmosferin devamı için başta siyasilere, STK’lara olmak üzere herkese büyük görev düştüğünü bilen biri olarak, bu kentin başarısının da başarısızlığının da hepimize, her Ardahanlıya mal olacağını herkes bilmelidir.

Bu nedenle son günlerde yaşanan gelişmelerin inat, şımarıklık ve ukalalıkla değil; saygıyla, “Ben değil, hepimiz” denilerek hareket edilmesi gerektiğini hatırlatırım.

Her konuda yakalanan başarının, 700 binin üzerinde Ardahanlının bulunduğu ve “Onu alan ülkeyi alır ya da Üsküdar’ı geçer” denilen İstanbul’un batı kentlerinin yüzünü Ardahan’a döndürdüğü bir sırada, bu önemli gelişmeyi kişisel egolara kurban etmemek ve en önemlisi başkasının parasıyla, adıyla, imkânıyla kabadayılık yapmamak gerekir.

Ve en önemlisi, bu işin bir mahalle takımı değil, tüm toplumun takımı olduğunu anlamanın gerektiğini belirtirken; bu yaşananların yeniden olumlu bir atmosfer içine alınıp el birliğiyle “Yeniden, haydi hep beraber” denmesinin ve kutladığımız yeni bir yılda Ankara’ya gitmenin zamanının geçmediğini de unutmamak gerekiyor.