KEMAL AK


ATATÜRK VE AYASOFYA

Değerli okurlarım, bu hafta köşemde ‘’27 MAYIS VE MENDERES’’ başlıklı bir yazı yazacaktım ancak bu hafta Ayasofya’da Mustafa Kemal’ e yapılan hakaret konusuna belli ölçüde değinmek istedim.


Öncelikle şu iyi bilinmeli ki; tabiri caizse  ‘’gavurun’’ yaptığı aşı ile canını kurtarmaya çalışan, aynı gavurun yaptığı mikrofonla cemaate seslenen ve yine o gavurun yaptığı araba ile evinden camiye onun uçağı ile hacca, onun telefonu ile ilahi dinleyenler,  maalesef  Ayasofya ile dünyaya hükmettiğini sanıyor. 
Dünya’yı  5 ile 17. Yüzyıl arasındaki siyaset ve konumla değerlendiren herkes büyük bir yanlışa düşecektir. Yani Fransız ihtilali ve onun yarattığı ulusçuluk hareketinin imparatorluklardaki etkisini, sanayi devrimini ve çağın şartlarını bilmeyen bir kişi ‘’Osmanlı Neden Yıkıldı’’ dediğinizde ya yabancı ülkeler yıktı, ya da Mustafa Kemal yıktı diyecektir. Çünkü onun kafasındaki dünya hala 1400’lü yıllardadır.
 1453’de rahmetli Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethini geçekleştirdiğinde ilk iş olarak Ayasofya’ya gitmiş ve orayı cami yapmıştır. Osmanlı bulunmuş olduğu dönemde bunu yaparak Hristiyan dünyası ve dünya siyaseti üzerinde başarı ve zafer sağlamıştır. O dönem ve öncesinde, dünya siyasetini  din, güç ve toprak belirliyordu. Bu yüzden, Haclı ordusu defalarca Kudüs’e geldi,  Osmanlı adını sanını bile bilmediği topraklara gitti, İskender dünyayı ele geçirmeye çalıştı, Cengizhan dünyanın en büyük devletini kurdu.
1789 Fransız ihtilali, Rönesans, reform ve Sanayi devrimi ile Din ve Toprak siyaseti yerini merkeziyetçi ve küçük devlet modellerine bırakmış ve öyle devam etmiştir.  1.Dünya savaşı ile dünya yeni bir konuma gelmiş stratejik hareketler, ticaret, üretim ve finansal güç daha önemli hala gelmiştir. Dünya siyasetinden kısaca bahsettikten sonra sizlere Ayasofya’dan bahsetmek isterim. 
Şunu bir kere  daha bilin ki; Ayasofya hiçbir gücün isteği ile Müze olmadı…
Yıllarca süren savaşlar sonucunda değişen dünya siyaseti ile Halifelik ve Saltanat, yerini Cumhuriyet’e ve çoğulcu demokrasiye bırakmıştır. 
Ayasofya Ulu Önderin ‘’Yurtta Barış Dünyada Barış’’ söylevi doğrultusunda  Dünya’ya ‘’Hoşgörü’’ adına müze yapılmıştır. Çünkü artık Ayasofya’nın Cami mi, müze mi olduğu kimsenin umurunda değil, herkes dünyaya ayak uydurmanın, güçlü bir ekonomi için sanayi devrimi yapmanın peşine düşmüştür. 
Sonuç
Ayasofya kimsenin himayesinde müze yapılmadığı gibi kimseye bakılmaksızın da Cami yapılmıştır, yarın tekrar müze olsa yine Türkiye Cumhuriyeti’nin kararı ile müze yapılacaktır. 
Dönem, tekonoloji ve bilim dönemidir ve bizi diğer milletlerde üstün kılacak olanda budur, beton binalar değil.
 Atatürk ve onun değerlerine hakaret edenler onun zekasını ve bilgisini anlamayan kişiler iyi bilsinler ki; Ulu önderimiz dönemin şartlarında verdiği kararlar doğrultusunda dünyanın en güçlü ve gelişmiş Müslüman ülkesi olmamızı sağlamıştır. 1923’de dünyada bir tane bağımsız Müslüman devlet yokken Türkiye Cumhuriyeti vardı ve dahası  Kurtuluş savaşı dünya mazlum milletlerine örnek olmuş ve  bir çok Müslüman ülke bu savaşı örnek alarak bağımsız olmuştur. Mustafa Kemal’in sayfalar sürecek faydalarına karşılık edilen bu hakaret tek kelime ile nankörlüktür.
Belirttiklerim doğrultuda Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet ile Cami olması nasıl büyük bir iş ise Atatürk döneminde Müze olması da o kadar büyük bir iştir. Ülkemizde  binlerce camimiz var, milyonlarca da sıkıntı. 
Bugün bana sorsanız ki ÖTV mi kalksın Aysofya Cami’mi olsun ben ÖTV kalksın derdim.
Kalın Sağlıcakla… Bir dahaki Yazım ‘’27 Mayıs ve Menderes’’ Olacaktır.