Duygu Ülkü


Hey Özgürlük!

Özgürlük nedir? Özgürlük cümle içinde sıklıkla kullanılmasına rağmen çok az insanın üzerinde düşündüğü bir kavramdır. Hiçbir etki ve tesir altında kalmadan hareket edebilme yetisine özgürlük denmektedir.


Özgürlük nedir? Özgürlük cümle içinde sıklıkla kullanılmasına rağmen çok az insanın üzerinde düşündüğü bir kavramdır. Hiçbir etki ve tesir altında kalmadan hareket edebilme yetisine özgürlük denmektedir. 
Peki bu mümkün müdür? Çağımızdaki bilimsel verilere göre mümkün değildir. En temelde insanlar diğer tüm canlılar gibi yerler, içerler; organizmanın canlılığının devamı için enerjiye ihtiyaç duyduklarından; hiçbir insan yemeden içmeden özgür/müstağni olamaz. Bu bile beden kalıbında kimsenin mutlak manada özgür olamayacağını gösterir. Evrenin her parçası bir diğerine bağlı ve muhtaçtır ve muhtaçlık özgürlüğe engeldir. 
Ancak insanlar ihtiyaçlarını minimize ederek daha az muhtaç olmak suretiyle; nispeten özgür olabilir.  Spinoza 17.yüzyılda;felsefi bir başyapıt olan eseri Ethica'da; insanın arzularını; doğuştan kendiyle getirdiği ve sonradan zevk edindiği olmak üzere ikiye ayırmıştır.  Bugün bilimin geldiği yerde de böyle bir ayrım yapılabilir. İnsanın doğuştan kendi ile getirdiği temel ihtiyaçları gidermek ve hayatta kalmak üzere bir anatomisi vardır ancak  zamanla türlü zevkler edinilerek “fabrika ayarları” bozulur. Özellikle dopaminerjik sistemimiz “fren” sistemini çalıştırmadığımız müddetçe giderek bozulur ve zamanla zevklerimiz başımıza bela olur; dışsal faktörlere bağımlı ve esir oluruz. Bazen durum o kadar kötüye gider ki buradan tek başına çıkmak mümkün olmaz; profesyonel yardım dahi gerekebilir. Bu nedenle özgürlüğün bir kanadı olan bedenin huzuru ve bağımsızlığı için maddeye az bağımlı olmak elzemdir; bedenin “dışa bağımlılığı” ne kadar az ise o kadar özgürüz denilebilir.
Bu bilgi çok kadim bir bilgidir. İnsanlık tarihi bu bilgi nedeniyledir ki bedeni disiplinize etmek adına türlü metotlar geliştirmiştir. Pek çok inançta kendine yer bulan riyazat, oruç, inziva, uzlet gibi metotlarla yapılmaya çalışılan dopaminerjik sistemi fabrika ayarlarına geri çevirmektir. 
Yine milattan önce,  ilk çağ felsefecilerinin ortaya çıkardığı bir akım olan kinizm bu farkındalık üzerine inşa olmuştur. Bu akımın en meşhur ismi Diyojen'i bilmeyenimiz yoktur. Diyojen'in fıçıda yaşadığı rivayet edilir. Söylentiye göre bir de matarası vardır ve onunla su içmektedir. Bir gün bir çocuğun avuçlarıyla su içtiğini görünce mataraya ihtiyacı olmadığını düşünür ve ondan da “kurtulur”. Bu örnek pek çoğumuz için uç bir örnek olabilir. Ancak insanların fiziksel ihtiyaçlarının sınırlarını bu biçimde test etmeleri ;düşünmeden ezbere yaşayan milyarlara bakarsak; bana kalırsa saygı duyulacak bir şeydir.
Çağımızda yine detoks ismi ile benzeri bir şekilde dopaminerjik  sistem başta olmak üzere anatomi fabrika ayarlarına çekilmeye; toksin ve ağır metallerden temizlenmek suretiyle vücudun “tozu alınmaya” çalışılmaktadır..
İkinci kanat olan fikri özgürlükten bir başka makale de bahsedelim.