İnsan, ilişkileri içinde sürekli olarak “yeniden tanımlanan” bir varlıktır. Doyumlu ve mutlu bir yaşam için kendinizi yeniden tanımlamada kullanacağınız bilgi ve becerileri, İNSAN İNSANA’da bulucaksınız. İNSAN İNSANA’yı okuduktan sonra, çevrenizdeki “iletişim kazaları”nı görebilecek, kendinizi ve sevdiklerinizi bu “kazalar”dan koruyabilme olanağını bulabileceksiniz.
KİTAPTAN ALINTILAR
-Bir kişinin kendinden hoşlanması ve kendini diğer insanlarla, doğayla ilişki içinde görmesi, yaşamının anlamlı olmasını sağlar. Gergin bir toplum içinde yaşıyoruz; kişileri kuşatan bu gerginliğe esir düşmemek için, kişinin kendisiyle ve çevresiyle, bilinçli ilişki kurması gerekir. Bilinçli iletişim, anlamlı yaşama, anlamlı yaşam da sakin ruh halinin gelişmesine yol açar. Türk insanı özgürlükçü çağdaş anlayışın toplumumuzda kök salması ve filizlenmesi için “iletişim gereğini” benimsemeli ve zaman kaybetmeden uygulamaya koymalıdır. Özgür ortam içinde yapılan iletişim, toplum sorunlarının çözümüne olduğu kadar, kişiler arası sorunların çözümüne de katkıda bulunur. İletişim alışkanlıklarının bazıları, trafik ilişkilerinde görülür. Trafik kazaları nasıl ölü ve yaralılar ortaya çıkarıyorsa, iletişim kazaları “ölü” ve “yaralılar” ortaya çıkarır. Bu tür “ölü” ve “yaralılar”ın sayısı azaldıkça toplumumuz daha sağlıklı olur.
-Jestler, yani el ve kol hareketleri, duyguların en güzel belirtileridir. Karşımızda konuşan kişinin elindeki kâğıdı sürekli büküp katladığını, parmaklarıyla masaya sürekli vurduğunu ve gözlerini bakışlarımızdan hep kaçırdığını görürsek, bu kişinin bizimle beraber olmaktan rahatsız olduğunu düşünürüz. Bu tür davranışlar, karşımızdaki ne derse desin, onun gerçek heyecanlarını açığa vurmaktadır. Bir kişi kendisini kontrol etmeye çalışsa da kızgınlığını, gerginlik ve rahatsızlık belirten hareketlerinden anlamamız mümkündür. Kızgın kişi, kendini ne kadar kontrol ederse etsin, yumrukları bir dereceye kadar sıkılıdır, kolları önündedir ve kasları gergindir. Aynı şekilde, bize yaklaşmak isteyen fakat şu veya bu nedenle bunu belirtmekten çekinen kişi, bize ulaşmak, dokunmak istercesine bir takım belli belirsiz davranışlar yapar. Her şeyi açık seçik, dürüstçe, bizden hiçbir şey saklamadan söylediklerinde samimi değillerse, ellerini, sanki bir perde gibi ağızlarına ve yüzlerine kaparlar. Gözlerini inceleyin: Doğrudan yüzünüze bakamaz, gözlerini kaçırır, sık sık kollarını göğüslerinin üzerinde kavuştururlar. Çapkın erkekler, kadınların sözlerine değil, davranışlarına göre hareket edeceklerini bilirler. “Sizi bir daha görebilecek miyim?” diye soran erkeğe kadın, “Bilmem, tesadüfler denk getirirse!” şeklinde cevap verirken, “akıllı” erkek, kadının sözlü mesajlarına uymaz, onun gözünün, ellerinin bedeninin söylediklerini “işitmeye” çalışır. Belki bu, söylenene hemen inanan, saf ve dürüst erkeklerin niçin iyi birer çapkın olamadıklarını açıklamaktadır. Karşıt cinsten biriyle daha kolay ilişki kurmak mı istiyorsunuz? Ağzın değil, bedenin söylediklerini anlamaya çalışın!...
SEVEREK OKUMANIZ DİLEĞİYLE…