Öncelikle bu yapımların liberal ekonominin olmazsa olmazı olduğunu belirtelim. Çünkü düzenin değer sistemine göre her şey metadır. Yani ya alınacak ya satılacak bir şeydir. Düzen her şeyi rakamlara indirger. En iyi tüccar maliyetleri en aza düşüren, hasılasını maksimuma çıkaran, dolayısıyla kârı en yüksek olandır. Görünürde moral değerler için bazı standartlar konulmuş olsa da, bu genellikle cümle kamunun menfaati için değil, kısa vadeli kârın, daha uzun vadeli kâra tahvil edilmesi, daha uzun vadeli olarak tüketicinin güveninin kazanılmak istenmesi nedenleriyledir. Zaten güvenilir, standartları olan malı da satın alma gücü yüksek olanlar alabilmektedir.
Moral motivasyonu kâr ve rekabet üzerine olan mevcut sistemde haliyle pornografi çok önemli bir yere sahiptir. Bugün müstehcen yayın yapan pornografik üretimlerin önemli bir pazar hacmi vardır. Ancak bir önceki makalede de belirttiğim gibi pornografi, şov içerikli pek çok yapımda vardır. Yani insana hiçbir değer katmayan, bilincini bir yerden alıp bir yere götürmeyen, yalnız izleyicinin duygularını ürüne odaklamayı hedefleyen ve “hoşça” vakit geçirten bu yayınların önemli bir bölümü pornografiktir.
Dikkatimizi cezbetmek içinse, bir içeriği pornografik yapan önceki makalemizde madde madde işlediğimiz unsurlardan yararlanırlar. Sıradan hayatımızda aşina olmadığımız görsel yahut işitsel öğeler kullanırlar. Hani bakkala sigara almaya gittiğimizde, gayri ihtiyari bizi bakkalın minik televizyonuna kilitleyen, bakkala niçin girdiğimizi nerdeyse unutturacak hararetli içerikler... Mümkün mertebe görsel-işitsel ne kadar uyaran varsa devreye sokup dopaminerjik sistemimize harekete geçirirler.
Böylece yayına odaklanmamız sağlanır. Yayının bazen harareti düşer, böylece olağan hayatta aşina olduğumuz konuşmalar, görseller ile bize yakın,tanıdık ve dost görünülerek bilincimiz yapıma bağlanır. Çünkü baştan aşağı sıradışı, absürt bir şeye tüketiciyi odaklayamazlar.
Böylece pornografik yapımlar, vücutta türlü reaksiyonları başlatarak bizleri duygularımızdan yakalar, verdikleri geçici haza karşılık paramızı, mental ve fiziksel sağlığımızı alırlar.
Vücudumuzda üretilen oksitosin isimli hormon bağ kurmakla görevlidir . Örneğin; anne doğumdan sonra bebekle bağ kurarak, bebeğin hayatta kalma mücadelesine odaklansın, bakıp besleyebilsin diye annenin vücudunda yüksek oranda oksitosin salgılanır.
Örneğin; evimize, evin normali için uygun olmayan bir nesne aldığımızda, başta yadırgasak da, oksitosin o nesneyi evin sakini olarak evdeki diğer dekora ve anılarımıza bağlayacak ve zamanla o nesne de tanıdık, güvenli, bizden olacaktır.
Şov veya yarışma programları da hem programın içeriğindeki aşina olduğumuz öğeler ile hem mağdurları sayesinde bizi kendine bağlar
Diğer taraftan yapımdaki mağdurun üzüntüsü ve korkusu da izleyicide aynı duyguların yansımasını oluşturacak, böylece oksitosin, mağdurla bağ kurmakla kalmayacak, pornografik yapımın kendisi ile de bağ kuracaktır. (Konuyla ilgili daha fazla ayrıntı için empatiye ilişkin makaleme bakabilirsiniz)
Diğer taraftan yapımın içindeki oyuncuların yaşadıkları çoğumuzun normal hayatta başımıza gelen hadiseler değildir. Vücudumuz bu sıradışı ifşaat karşısında alarma geçecektir. Kavgaya karıştıysanız bilirsiniz...Yaralansanız dahi ağrısını hissetmezsiniz. Çünkü acil durum alarmı, endorfin, noradrenalin salınımına yol açacak bir dizi reaksiyon başlatacaktır. Vücudumuzda böylece doğal uyuşturucu, yatıştırıcı dolaşacaktır. Yine bu sayede kendimizi daha rahat ifade etmemize, daha cesur ve zinde hissetmemize neden olacaktır. Sinirliyken insanların belagat ustası kesilmesinin nedeni budur. Alarm durumunda beynin frontal loblarındaki fren ve filtre sistemleri de devreden çıktığından kendimizi fevkalade rahat ifade ederiz.
Bir sonraki yazıda vücudumuzdaki tesirlerini irdelemeye devam edeceğim.
Görüşmek üzere..