KEMAL AK

Tarih: 03.03.2021 13:49

Toplumdan Yığınlara…

Facebook Twitter Linked-in

Aslında toplum olma mücadelemiz çok eskiden beri devam ediyor. Anadolu Türk’ü çok açılar çekmiş, inançları yüzünden öldürülmüş ya da sürgüne gönderilmiştir. Devletin yolladığı ‘’İKTA’’ sisteminin ortaya çıkarttığı sonradan toprak ağaları dediğimiz kişilerin kölelik düzeninde, ya tarlada çalışmış ya da adını bile duymadığı yerlerde savaşmak zorunda kalmış ölmüş, tükenmiş, bitmiştir.

Zamanlar 1839’lu yıllara geldiğinde Tanzimat ve Meşrutiyet’in her türlü engellemelere rağmen yarattığı etkiler Türk ulusunu Toplum olma yolunda biraz daha fişeklemiş ancak tam olarak oluşması Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile gerçekleşmiştir. Sanatın bile toplum için yapıldığı bir dönem nasıl olsun da toplumsallaşmadan uzak durulsun. 1923’de  toplumsal bilinç hat safhaya çıkar Türk Milletinin lideri Mustafa Kemal; onlarca fabrika ve kooperatifler açar, halk bir araya gelir. Yüz yıllarca ‘’padişahımız var olsun’’ diye bağıran bu millet ‘milletimiz var olsun’’ diye bağırmaya başlar. Köy enstitüleri kurulur ve niceleri bu milletin toplumsallaşması yolunda armağan edilmiş devrimlerdir.

Daha sonra Ulu önder ile şahlanan bu mücadele İsmet Paşa ile duraksamaya, Menderes ile de tarihin derin sayfalarına gömülmeye başlamıştır.

Sonra, ülkemizin yığınlara teslim olma dönemi başlamış, 6 filoyu ülkemizde istemeyen gençlerin sırf fikirleri sevilmediği için Amerikan gemisini kıble yapanlar, öncesinde kapatılan halk evleri ve Köy enstitüleri benzeri kurumları tamamen kapatınca yığınlaşan beyinler ağır basmıştır.

Sonra İşçi sendikaları işçinin hakkını korumak yerine siyasete göre şekil değiştirmiş, sendikalaşmadaki temel prensip olan ‘’işçi hakları’’ unutulur hale gelmiştir.  Bireyselcilik bize ‘’ Bal Tutan Parmağını Yalar, Her koyun kendi Bacağından Asılır, Bana Dokunmaya Yılan Bin Yaşasın’’ gibi sözde atasözlerini kullanarak insanlar arasındaki uçurumu açmış her gecen gün toplumsallaşmadan bir adım daha uzaklaşılmıştır.

Sonra, her gün tanık olduğumuz işçi grevleri devam etmiş patron işçilerin arasında satın alacak her zaman birilerini bulmuş, emek yoksul kalmış fabrikalar iş birlikçileri ve patronlara çalışmaya devam etmiştir.

Yığınlar, kendi işi tıkırındayken fabrikada oluşan grevi görmemiş, kendinin okulla alakası yok diye üniversitelerdeki yapılan hataları görmemiş, tekel işçilerinin halini görmemiş, üç beş lira kazanacağım diye dereleri kurutan HES’lerin halini görmemiş, Aracıyla emniyet şeridinde giderken gelecek olan ambulansın içindeki yaşam mücadelesini görmemiş, yolun ortasında dörtlüleri yakıp arkadaki insanların işini, gücünü görmemiş ve toplumsallaşmanın en önemli halkaları olan Saygı, Dürüstlük ve ortak yaşam kuralları yok olmuştur.

Evet Biz artık toplum olmaktan çıktık yığınlar olarak yaşıyoruz gelecekte birbirine saygılı, aklı hür vicdanı hür yurttaşları bu ülkenin sokaklarında görmeyi umut ediyor ve toplumsallaşmanı önemini tüm insanların anlamasını ümit ediyorum… Saygılarımla.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —