İki havayolu yolculuğundan sonra yere sağlam basma adına yeniden kış turuna çıkan ama Ardahan’a yine gelmeyen Doğu Ekspresi’ne olmazsa da İstanbul’da bindiğim Marmaray denen trenin üzerinden kaydığı rayların kayganlığından daha kaygan olanlarla verilen mücadeleden vazgeçmeyeceğimizin diğer bir işaretiydi sabah, erkenden evden çıkmam…
Ve 56 yıldır çıktığım bu yolda, karanlık denen gecelerde insanın kendisiyle baş başa kalıp kendisini en güzel şekilde dinlediği saatlerle sabah olan gecenin ilk ışıklarına benzer bir gün daha başlıyor…
Ve o yol da sabahın erken saatlerine kadar uyanık olmak ve bu kaygan zeminde onca kalanların cirit attığı hayat denen bu yol, bir iki saatlik uyku ile uykusuzluğa yenilmeden her gün yeniden diyerek bir kez daha çıktığımız yoldur…
İşte o uykusuzluğu yenen bir iki saatlik dinlenmenin verdiği enerji ile her gün “yeniden, bir daha…” diyerek çıktığımız yolların birinde yavşak ve gevşek olmalarıyla tanınanların kayganlığını görüp, acınacak halde olan hâllerine gülümserken, kendimizden daha emin adımlarla bastığımız toprağın bereket denen yağmurla ıslanıp kayganlaşmazken, yağdan daha kaygan olan birilerinin nasıl olup suyun, pardon toplumun yüzüne çıkarlar diye merak eder insan…
Çünkü onca kaygan ve kayış atanların olduğu bu sahada gelen pis kokulardan yorulan burnumuz ve ciğerlerimiz, yağmurla ıslanıp yeniden hayat bulan toprağın hissettirdiği güzel kokuyla kendimize gelir, sarsılan trende tutunduğumuz elceği bırakır, onca sarsılmaya karşın ayakta dimdik durup “hedefe az kaldı…” diye kendimizi teselli ederken, o yolda geride kalanlara da acırız…
Evet…
Geçtiğimiz gün Antalyalı meslektaşlarımdan “2025 Yılı Gazetecilik Ödülü”nü alıp İstanbul’a, evime geri dönerken Ardahan’dan gelen bir haberi aldığımda, kayganlığın pik yaptığı kar ve buzlu, bozuk Ardahan yollarını bile utandırdığını hissediyordum…
Çünkü birilerinin “bir şeyin uzmanına o şeyi öğretmeye kalkışması” denen tereciye tere satmaya kalktıklarını öğreniyor, tereyağından daha kaygan olan tiplerin yüzüne tükürüyordum…
Peki kim bu tereyi tereyağı sananlar?
Onu da o kendini bilenlere ve onları iyi tanıyıp bilenlere ama susanlara sorun…
Çünkü benim, saf ve emin adımlarla çıktığım bu yolda onlara takacak ya da bakacak zamanım yok…