Fakir Yılmaz

Tarih: 23.12.2025 16:03

Onurla Onurlandırılmak..

Facebook Twitter Linked-in

Bizzat tanımıyor, tanışmıyoruz ama…
Bizleri WhatsApp, Facebook, X (Twitter), Telegram ve LinkedIn gibi imkânlarla bir araya getiren sanal dünyanın sağladığı olanaklar dışında; birbirimizi bizzat görmemiş, merhaba edip el ele de olsa dokunmamış, bir çay ya da bir kadeh rakı bile içmemiş; ama aynı dünya çerçevesinde birbirimizi takip edip, zaman zaman da yazışmış, bazen de telefon aracılığıyla 40 yıllık dost edası içinde birbirimize seslenmiş, düşüncelerimizi aktardığımız köşe yazılarımız üzerinde kritikler yapmışız.

Her birimizin, hepimizin olan bu ülkenin, bu dünyanın daha güzel olmasına; aynı dünyada yaşayan tanıdık, tanımadık insanların hak, hukuk ve özel hayatlarının en güzel şekilde, demokrasi içinde adaletle paylaşılan bir düzen içinde insanca yaşamalarına katkı adına gazetecilik mesleği içinde gayret etmiş, yazmış, yorumlamış; birbirlerine uzak ama düşüncelerinin aynı noktada buluştuğu insanlar olmaktan başka bir şey yapmamışız.

Yani insanlık onuru adına, yaşam kalitesi ve refahı için karınca kararınca imkânlarla çıkardığımız gazeteler, yayınladığımız internet haber sayfaları ve muhabirliklerini yaptığımız ajans ve medya kanallarıyla ortaya konulan çaba ve gayretler adına, gazetecilik denen meslek aracılığıyla çırpınıp durmuşuz.

Ve bu mücadelenin diğer bir adı olan insanlık onuru için; kalemimizle, sözlerimizle, hâl ve hareketlerimizle bir hayli riskli denen gazetecilik alanında saklanmamış, tüm gözlerin önünde yani açık alanda kendimizi ortaya koymuş insan olmaktan başka bir iş yapmamışız.

Ve adına gazetecilik denen bu güzel ama bir o kadar zor mesleği kendilerine onur meselesi etmiş insanlar olmaya çalışmışız.

İşte bu duyguları taşıyan, seslendiren gazetecilerden aldığım bir telefon çağrısıyla, memleketim Ardahan’dan kilometrelerce uzakta bulunan Antalya’ya davet edilmiş ve şu an adı İletişim Başkanlığı olan Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Jüri Özel Ödülü, Gazeteci Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü ve onca ödülü almış bir gazeteci olarak, bitmek üzere olan 2025 yılının Onur Ödülü’ne layık görüldüğümü haber almış; ülkemde ve dünyada yaşanan onursuzluklara adeta gözyaşı döken yağmurlu bir günde kendimi, ülkemin turizmin başkenti denen kentte bulmuştum.

Antalya’da faaliyet gösteren Gazeteciler ve Medyacılar Cemiyeti (GMC), gazetecilikte ortaya koyduğum çaba ve gayretler dolayısıyla her yıl verdikleri Onur Ödülü’ne bu yıl beni layık gördüklerini belirtip davet ettiklerinde; Ardahan değil, Antalya’da 81 kentten gelen birçok gazeteci meslektaşımla tanışma imkânı da bulurken, aldığım Onur Ödülü’nün öneminin yanında, 36 yıla yaklaşan gazetecilik hayatımda yüklendiğim yükler dolayısıyla artık yorulan ve bükülen sırtımdaki sorumluluğun da ağırlaştığını hissediyordum…

Çünkü;
“GMC tarafından her yıl geleneksel olarak verilen ödül, gazetecilik mesleğini etik değerlerden ödün vermeden, tarafsız ve kamu yararını merkeze alan bir anlayışla sürdüren Gazeteci Fakir Yılmaz’a; uzun yıllardır sahada yürüttüğü titiz, cesur ve sorumluluk bilinci yüksek haberciliğiyle yerel basında güvenilirliğin ve istikrarlı yayıncılığın önemli temsilcilerinden biri olması nedeniyle 2025 Yılı Onur Ödülü’ne layık görülmüştür.”
anonsunu duyarken sevinmektense, gazetecilik mesleğimdeki sorumluluğumun daha bitmediğini, hatta yeniden başladığını da anlıyordum.

Ve kendilerine teşekkür eden beni, “Yılın Onur Ödülü”ne layık görüp diğer gazeteci arkadaşlarımı da meslekleri dalında ortaya koydukları çabalar dolayısıyla ödüllendiren; 81 kentin gazetecilerinin bir araya geldiği sivil toplum örgütü Gazeteciler ve Medyacılar Cemiyeti (GMC)’nin yöneticileri ile meslektaşlarımın bana bakan gözlerinde parlayan ışıkla ödülümü almak için çıktığım sahnede, ülkemde gazeteciliği ne kadar yaptığımızın da sorgulanması gerektiğini sorguluyordum.

Bu soruma karşılık meslektaşlarımın her birinin verdiği cevap; gazetecilikte yaşanan sorun ve sıkıntıların aşılması için bu ödülü kendilerine vermesi gerekenlerin aslında;
86 milyonluk ülkede ancak 800 bin gazete satıldığını bilmesi ve her gün günlük bir gazete alması gereken okurun, kendisine bağlı olmayan ama gazetecilerin kendilerini üçüncü gözleri olarak görmeleri gereken iktidarların, muhalefetin, bürokrasinin ve reklamları, destekleri, sponsorluklarıyla yanlarında olması gereken iş dünyasının olması gerektiğini belirtiyorlardı.

Çünkü kendilerinin, yani gazetecilerin verdiği bu mücadelenin tek amacının; onların da içinde olduğu insanlık onurunun baş tacı edilmesi olduğunu anlatıyorlardı.

Ve biz gazetecilerin insanlık adına verdiği bu mücadeleyi, her “insanım” diyenin vermesi gerektiğini; kendileri için yani insanlık adına verilen çabanın, gazeteciliğin Onur Ödülü ile ödüllendirilmesi gerektiğini söylüyor, anlatıyor, yazıyorlardı.

İşte benim de 36 yıldır tek yaptığım, yazdığım, söylediğim buydu…
Adı da gazetecilikti…

Teşekkürler GMC, teşekkürler Antalya…

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —